25 Ocak 2013 Cuma

İz bırakanlar unutulmaz...


Daha bisiklete binmeyi beceremediğim yıllardı,ben hep sorgulardım hayatı.Hep anlamaya çalışırdım insanları,hareketlerini.Ailemin benden gizlediği gerçekler olduğunu düşünürdüm,bilmediğim şeyLer vardı ve ben öğrenmeliydim.Neden sorduğum soruları geçiştiryorlardı,neden bazen fısıltılarla konuşuyorlardı,evimize gelen insanlar kimdi?Benden birşey saklıyorlardı kesin.
Kendimi bildim bileli düşünmek en sevdiğim eylem oldu.Çok düşündüm,çok okudum,çok konuştum,çok gezdim,çok insan tanıdım,en güzeli çok şey öğrendim hayattan.Her yaşadığım benim için çok değerli tecrübelerdi ve tecrübelerim en değerli hazinemdi.


Bu yaşa geldim bunu öğrendim dediğim şeylerin başında gelir; iz bırakmak..

Bir insanın hayatına giriyorsun,beraber zaman geçiriyorsunuz.Arkadaş oluyorsunuz,sevgili ya da ne bilim işte bir şekilde iletişim halindesiniz.Birgün o insanın hayatından çekip gittiğinde yokluğunuz hissedilsin yahu..

Son 2 yılda,özellikle geçen sene hayatımda bir yaprak dökümü yaşandı.O güne kadar 'hayatımda olmazsa olmaz' dediğim ne kadar insan varsa, büyük laf konuşmıycan kardeş der gibi hayatımdan öyle bir silindi ki tozu bile kalmadı.Lafı yine vazgeçmek güzeldire getirmiycem, vazgeçmek gerekiyorsa tabii ki vazgeçilecek o ayrı.

Mesela; şuan hayatımda olmayan birini bana hatırlatan herhangi birşey olduğunda; eski bir fotoğrafı,maili görmek gibi,aa evet bu benim hayatımda vardı ya,aa şöyle olmuştu derken buluyorum kendimi.Sonrada hayret ediyorum.Ömür harcamışsınız yahu,nasıl bu kadar silinir hafızandan.Siliniyor işte,özlemiyorsun.İşyerinde,arkadaş grubunda öyle insanlar oluyor ki hep anıyorsunuz,gülümsüyorsunuz.Öyle insanlar var ki yokluğunu hissetmiyorsun.
Tarzı,düşünceleri,esprileri hatırlanan,sevilen,unutulmayan insanlardan olmak dileğiyle..

16 Ocak 2013 Çarşamba

Küçük İstavritin Öyküsü

Küçük istavrit yiyecek bir sey sanip
Hizla atildi çapariye
Önce müthis bir aci duydu dudaginda
Gümbür gümbür oldu yüregi
Sonra hızla çekildi yukarıya

Aslında hep merak etmisti
Denizlerin üstünü
Neye benzerdi acep gökyüzü
Bir yanda büyük bir merak
Bir yanda ölüm korkusu

`Dudagi yarıklar` denir, sanslidir onlar
Hani görüp de gökyüzünü, insani
Oltadan son anda kurtulanlar
Ne çare balikçinin parmaklari
Hoyratça kavradi onu
Küçük istavrit anladi yolun sonu

Koca denizlere sigmazdi yüregi
Oysa simdi yüzerken
Küçücük yesil legende
Cansiz uzanivermis dostlarina
Degiyordu minik yüregi

Insanlar gelip geçtiler önünden
Bir kedi yalanarak bakti gözünün içine
Yavasça karardi dünya
Basi da dönüyordu
Son bir kez düsündü derin maviyi
Beyaz mercani bir de yesil yosunu

Iste tam o sirada egilip aldim onu
Yürüdüm deniz kenarina
Bir öpücük kondurdum basina
Iki damla gözyasindan ibaret
Sade bir törenle saldim denizin sularina

Bir an öylece bakakaldi
Sonra sevinçle dibe daldi
Gitti, tüm kederimi söküp atarak
Tesekkürü de ihmal etmemisti
Birkaç degerli pulunu elime avuçlarima birakarak

Balikçi ve kedi saskin baktilar yüzüme
Sorar gibiydiler, neden yaptin bunu diye
`BIR GÜN` dedim `BULURSAM KENDIMI
YESIL LEGENDEKI KÜÇÜK ISTAVRIT KADAR ÇARESIZ
SON ANA KADAR HEP BIR UMUDUM OLSUN DIYE`

SERDAR SIRALAR